17 Kasım 2011 Perşembe

Defterler

(Tarihi aşağıda yazmakta olan bu öyküyü burada paylaşmadığımı öğrenmem üzerine ekleme ihtiyacı hissettim.)

09.10.2009

S.’ye

Defterler

F. işaretlere inanırdı.

Ulaşım aracından inip evine gitmesi en fazla 20 dakikasını alacaktı fakat kendinde bir farklılık hissettiği için eve değil de sürekli takıldığı R. adlı kafeye gidip, biraz kitap okumaya karar verdi. Uzun süredir yakınlarda bir yerde varlığına inandığı kadının, bu sefer daha da yakınında bir yerde olduğunu hissediyor gibiydi.

Çantasında bulundurduğu ders kitaplarının arasına yeni bir kitap ekleme düşüncesi ise kafasında, kafeye doğru giderken önünden geçtiği kitapçının kapısında belirdi. Fazla düşünmeden içeri girdi. Diplere doğru ilerledi. Hep almayı düşündüğü fakat bu kitapçıya her girdiğinde rafta göremediği kitabı rafta yine göremedi. Aynı yazarın diğer kitaplarına ve oradan da diğer yazarların diğer kitaplarına bakmaya başladı. Sevdiği başka bir yazar olan A.'nın N. adlı kitabına rastladı. Kapak tasarımı hoşuna gitmişti. Sanki şimdi almazsa bu kitabı bu rafta bir daha hiç göremeyecekmiş hissi içini doldurdu. Buna rağmen cebindeki paranın bu kitabı alırsa kendisi ne kadar daha tok tutar sorusuna verebileceği cevap, kendisini tatmin edecek uzunlukta değildi.

Kapağını çok sevdiği kitabı rafına geri bıraktı ve şiir kitaplarının bulunduğu raflara yöneldi. Öyle bir göz gezdirdi. Sonra hızlı adımlara dünya klasiklerinin bulunduğu rafa yöneldi, kapağını sevdiği kitabı aldı ve ödemeyi yapmak için kasaya doğru yöneldi. O sırada kitabı tuttuğu elini bir başka kitap rafının köşesine çizdirdi. Bunu kitabı almaması için kendisine gönderilmiş bir işaret olarak kabul etti ama umursamadı.

Z. işaretlere inanırdı.

Henüz kasiyerin önüne gelmemişti ki sırtına kadar uzanan kızıl saçlarıyla bir kadının kendisine dikkatlice baktığını gördü. Gözleri kadının gözlerine takıldı. Sanki bir yerden tanıyor gibiydi. Sanki çok daha önceleri konuşmuşlar gibi hissediyordu. K.'nın kendisine baktığını gören kız utanıp başını önüne eğdi ve yanındaki arkadaşıyla beraber arka tarafa doğru yürümeye başladı.

A., kasiyerin önüne gelmiş ve sıraya girmişti. Ödeyeceği parayı hazırlamıştı fakat aklı kızıl saçlı kadındaydı. Bir yandan ona bakıyor, bir yandan da sıra kendisine geldi mi diye kontrol ediyordu.

Sıra kendisine geldi.
Kitabın parasını ödedi.
Dışarı çıktı.

Dışarıdayken de bir süre kitapçının büyük camlarından içeriye bakıp saçları uzun, boyu kendisininkinden kısa olan kadına bakmaya çalıştı. Bir küçük silüet gördü gibiydi ama ona ait olup olmadığından emin değildi.

F. işaretlere inanırdı ama bu sefer onların peşinden koşmaya çekiniyordu; son sefer başına gelenlerin kendisinden ziyade başkalarına da zarar verdiğini görmüş ve önlem olarak hemen herkesten uzaklaşmıştı.

Yeni satın aldığı kitabı çantasına atıp kafeye doğru hızlı adımlarla ilerledi. Kafenin dışında bulunan masalardan birine oturdu. Bir kahve söyledi. Bir dal sigara yaktı. Kitabını okumaya başlayamadı. Kalbinin hızı arttı bir anda ve kızıl saçlı kadını düşünmeye başladı.

K. işaretlere inanırdı. O kadın gerçekten "O" kadınsa, varlığını gerçek anlamda çok yakından hissettiği "O" kadınsa, mutlaka yine karşısına çıkacaktı. Mutlaka çıkacaktı. Hatta buna o kadar inanıyordu ki, bu ara sokakta, önünde oturduğu kafede kitabını okurken, "O"nun yanından geçeceğinden dahi emindi.

Kızıl saçlı kadın, yanındaki arkadaşıyla beraber, o kitabına tam da ara verdiği anda bu ara sokaktan, hemen önünden geçti gitti. İşaretlere inanmak, kişiye cesaret vermiyordu belli ki.

A. kitabını kapattı, tuvalete gitti ve işaretlere inanmaya devam etti.