18 Kasım 2008 Salı

Hazırım

Aşırı kişisel, yoğun ego aromasıyla kendini fazla şımartmış küstah kişi. Kendince çok haklı. Nasıl olmasın ki? Öte yandan halhallı-küpeli cariye. Nasıl da aşmış görünüyorsunuz benim içinde boğulduğum küçük bok çukurlarını. İnanmıyorum size. Siz gerçekseniz ben değilim. Aynaları piksel piksel ettiniz. Bok yemişin evlatları. Ama bir gün çok sakin olacağım. Hiç korkmayacaksınız. Hiç anlamayacaksınız ipler kimin elinde. Susmayı bilenin. Susmayı bilenle konuşamayan arasında ince bir çizgi olsa ya. Yine ikinci el ihanetlerin çöpünü süpürüyorum. DUVARINA HOŞ GELDİN ne abi? Dalga mı geçiyorsun? Asıl sen duvarıma hoş geldin. Üstüne yıkacağım. Bekle. Bir şeylerle oyalan. Kendimizi oyalamayı iyi biliriz, ertelemeyi ve ertelenmeyi. Ben payıma düşeni almaya gidiyorum odama şimdi.

( I can't stop loving you - Ray Charles)

Her geçen gün benim işim kolaylaşıyor da, sizin için endişeleniyorum. Zaman benim zamanım, çıplak gözlerle görüyorum bunu. Her şey mümkün. Affedebilmeyi diliyorum, içim zehir. En kötü ihtimalle hepimiz tepetaklak oluruz, ki bu uzun vadede çok sevimli bir şeydir. Hala vakti olduğuna inananlar için. Umudu sömürmezseniz şayet, hep yaptığınız gibi; size güzel hediyeler alırım. Ama önce tanık olduğum tüm adilikleri içime çekip sindirmeliyim. Zaman verin bana, bir şeylerle oyalanın, ilgilenmeyin benle.

(İnsanın kendine karşı bencil olması / Yine ne dedin Gülşen? Yine dan dan düşünmeden konuştun. Nasıl bir bölünmüşlük içindeyiz kızım, niye tek parçayız buna rağmen? )

(Unchain My Heart)

Bence de komik. Ama kendi kendimi yanlışlayıp, götüme baka baka geri dönemem, bu yazdıklarımı silmeyeceğim. Söz varsa her zaman yalan vardır, her zaman çarpıtma vardır. (hadi canım) Ben konuştukça homurdanan ne? Şimdi kişi listemde son bir temizlik yapacağım. Müsaadenizle.

Hiç yorum yok: