7 Kasım 2008 Cuma

hikayeden hediye

öncelikle belirtmeliyimki bu yazı blog sahibinin isteği üzerine sanal bir doğum günü hediyesi olarak kaleme alınmıştır. kaleme alınmak kavramı ne kadar doğru oldu, bilemedim şimdi. şöyle değiştireyim. tuşlara basılmıştır. bugün benim de doğum günüm. benimle aynı günde doğma şerefine eriştiğinden dolayı yazıyorum bu yazıyı. yoksa tek bir tuşa bile basmam. bu da kayıtlara geçsin:)

buraya dilediğim gibi özgürce saçmalayabilirim. blog sahibinin saçmalama potansiyelimi kaldırabileceğini düşünüyorum. ruh ikizi kuzeni olarak eminim ki kan çekiyordur falan kesin.

popomundoyla ilgili olacak yazımın bu paragrafı. gittiğinden bu yana popomundoda başta adı olmak üzere çok şey değişti. artık biz onu aramızda popmundo diye çağırıyoruz. biliyorum eskiden daha güzeldi. fuat sütçüoğullarından aramızda olsaydı şu an 670 günlük bir karakter olacaktı ama maalesef kendisi rahmetli oldu ve ebedi istirahatgahında dinlenmekte. o zamandan bu zamana benim -hepsinin babaları başka olmak üzere- tam 4 (evet evet dört) çocuğum oldu. evlendim. coştum, dalgalandım. para veriyorum oyuna, vip oldum falan. hee bir de artık sonat zafertepe değil sonat jakes'im. kocamın soyadını aldım:) normalde yapamayacağımız şeyleri yapmamıza olanak sağladığı için seviyorum sanırım ben bu oyunu. mesela normalde 4 farklı adamdan 4 çocuğa sahip olsam maazallah toplumda hiç de doğal karşılanmam. tabi toplum kimin umrunda falan da kendim de normal karşılamam sanırım bu durumu. başka bir sevme nedeni şarkı söyleyemeyen bir insan olarak (evet sesim berbat, evet seni kıskanıyorum) burda dilediğimde sağa sola yeri göğü inleten şarkılar söyleyebilmem. sanal ego tatminleri yaşatması, sanal zenginlik sağlaması falan. ben bu gazla bi 675 gün daha oynarım bu oyunu. ben manyak mıyım da internetten bu kadar uzun süreli bir oyun oynuyorum. evet manyağım, şüphen mi vardı:)

doğum günümün sıradan olsa bile berbat geçmemesini temenni etmiştim dün geceki yazımda. sıradan değil iyi geçti. biraz daha zorlasa süper olurdu o derece. bu sene başıma kutsal felaketler gelmedi nedense. neyse, sorgulayıp tanrıyla pazarlık yapmayacağım. pastadaki mumları üflerken tuttuğum dileklerin bir tanesi bile aklımda değil şu an. asla gerçekleşmeyeceğini düşündüğümden aklımda kalmamıştır muhtemelen. ama hissedebiliyorum bu senenin "süper olmasa da iyi" olacağını. umarım seninki de öyle olur. ya da seninki "mükemmel olmasa da süper" de olabilir. karar veremedim şimdi bak. mükemel olamayacağından emin olduğumdan bu karamsarlık. mükemmel olursa söyle yalarım burayı. iyi dileklerde bulunmayacağım yazı bitiminde. o dileklerden bugün ben de duydum bir sürü. o yüzden şimdi sessizce yürüyüp gideceğim.

doğum günün kutlu olsun trans..

soundtrack: system of a down-toxicity :)

1 yorum:

kukumanpaşa dedi ki...

al sana bi kaya nereye dayarsan daya