6 Şubat 2009 Cuma

Geri Zekalı Ayrılık Sendromu

Genellikle ergenlik çağındaki bireylerde görülen sevgililik dönemi sonrasındaki ayrılık sürecinde yaşanan olaylar bütünü...

Konu ile alakalı iki ergenimizden dişi olan "d" erkek olan ise "e"dir. d ve e zaman ve mekan döngüsü içerisinde bibileri ile karşılaşırlar. Birbirlerinin dış görünüşünden etkilenen d ve e, karşılıklı duydukları ilginin bir aşk göstergesi olduğunu düşünerek sevgili olurlar. Sevgililik süresi içerisinde cinsel deneyimler yaşanması kaçınılmazdır. Öğrenmeye aç zihinlerinin doğrultusunda hareket etmektedirler. Ancak az şey bilmekte ve bunu çok şey biliyormuş gibi karşısındakine satmaktadırlar. Bu sebeple kendisine birikim ve kültür aşılayabilecek her şeyin peşinden ilerlemeleri kuvvetle ihtimaldir...

Zaman içerisinde sevişmekten sıkılan ve yozlaşan ilişkileri basit ve monoton bir hal almaya başlar. Artık d ve e'nin birbirlerinden alabilecekleri hiç bir şey kalmamıştır. Dinledikleri müziklerin benzerliği, sevdikleri filmler ve hatta felsefi akımlar eskisi kadar heyecan uyandırmamaktadır. Sürekli yenilik ve farklılık isteyen bünyeleri artık tüm bu durumlara karşı bir defansif mekanizma oluşturmuştur. Sevişmenin bile cazip gelmediği bu zamanlarda zaten sorumluluk almayı reddeden yapıları, yani başlarında olan ve sürekli hayatını didilemeye meyilli olan kişiden soğuma eğilimleri gösterir. Bütün bu belirtiler tek bir ergen bünyede ve aynı anda toplandığında ergen kişi için damardan serumlanmış olan diğer ergen kişiyi söküp atmak gerekmektedir. Bunun için akla yatan bahaneler ise "bağlanma sorunu" ve "aşkın yerini sevgi ve alışkanlığa bırakması"dır...

Artık d ve e birbirleri ile sevgili olmayan iki medeni arkadaşlardır kendilerince. Önceleri rahat bir nefes aldıklarını zannettikleri yaşantılarında yeni bir soluk, bir sevgili temennisi ile sağa sola bakınmaya başlarlar. Bu süre içerisinde eski sevgiliden kalan ve acı sandıkları şeyin üzerine melankolik ve sanatsal icraatların peşinden sürüklenirler. Karşı cinsten bekledikleri ilgiyi bir türlü alamamaktadırlar. Ortak arkadaş çevreleri vasıtası ile haftada en az iki gün bir araya gelmekte ve saçma bir şekilde birbirlerine laf sokuşturarak eskisinden daha mutlu olduklarını kanıtlamaya çalışırlar. Kısa bir süre sonra fark ederler ki; kimse bu antipatikleşmiş yapıya yüz vermiyor. üstelik geri dönmek de artık imkânsızlaşıyor. İşte tam bu noktada geri zekâlı ayrılık sendromu psikolojik olarak kendini göstermeye başlar...

Ayrılık sonrası gereksiz yere acı çektirilmeye çalışılan bünyeye artık daha fazla yüklenmeye başlanılmıştır. Tüm melankolik unsurlar daha da kendini göstermektedir. d ve e için birbirlerinden başka kimse sevgili olacak nitelikte değildir. Geri dönüş için ise aşılması imkansız bir engel vardır. Hesapta ergenlerimiz geçmişte olanların tekrarlanmasından ve karşılarındaki iyi insanı üzmekten korkmaktadırlar. İkisi de daha mutlu olmayı ve o mutluluğu kendilerinin veremeyeceğini düşünmektedirler. Böylece birbirlerine açılamamakta ve daha da depresifleşmeye başlarlar. Her karşılaştıkların ne çok yakın ne de çok uzak kalabilirler. Karşılaşma sonlarında fantastik hayaller ile günün güzelliği hayal edilir. Asıl şimdi en başta aşk sandıkları hayranlık ağır ağır da olsa gerçek rengini bulmaktadır...

Platonikleşen ergenler bir türlü birbirlerine açılamaz olurlar derken, hayatlarına yeni insanlar ve dolayısı ile yeni kaynaklar dahil olmuştur. Şimdi d ve e birbirlerine ihtiyaç duymadan yaşamlarına devam edebilirler. Aşkı bir anda sumen altı edip hayranlığı aşk sanmaya yeniden başlarlar. Medeniyetlerinden sebep birbirlerine yeni sevgililerini tanıştırdıkları anda ortamda bir gerilme, eski sevgililer arasında anlamsız bir sidik yarışı başlar. Bu durum zamanla kendini ahlaksız çemkirmelere, kıskançlıklara ve bir daha görüşmemelere iter...

Ve yine aynı şeyler kendini tekrarlar... Hayat döngüsü içinde aşkı bulmak güçleşir. Ergenlik sonsuzdur ve geri zekalı ayrılık sendromu bu sonsuzluk içinde kendini yenilemeye devam eder. Olan aşka olur...

Aşka yazık olur...

1 yorum: