27 Ekim 2009 Salı

Yüzüncü Yazı

Burada cümlelere olduklarından daha fazla değer vermeye çalışıyorum. Başarıyor muyum?.. Bilmem... Doksan Dokuzdur ne yaptığını bilir bir Halde olduğumu zannediyorum. Öyle miyim?.. Sanırım evet.

Yüz yazıdır kendimi ifade etmeye çalışmadıım hiç. Dışa vurumlar ben buyum demek için değil sadece o an ağlamak istediklerimin ürünleriydi. Hikayeler yaşanmışlara çok yakındı. Yüz yazıdır hiç yalan söylemedim mesela. En azından bunun garantisini verebilirim.

Yğz yazı içerisinde benim yazmadıklarım da var elbet. Emeği göz ardı edilemz amatör yazarcıklarım. hepsine teşekküler. Girişteki büyük yazı ve yazdıkları için Burcu'ya teşekkürler. En son yazdığı acayip ve çok güzel hikayesi için ve hatta bloğa kattığı her şey ile bloğum edebi amaçlar için kurulduğuınu bana unutturmayan İruneach'e teşekkürler. Bloğu takip edip yorumlarını esirgemeyen herkese ayrıca teşekkürler. Bu sıralar sizler ile tanışıp sohbetler içine girme hevesi içindeyim müsadeleriniz olursa. belki sayenizde yeni hikayelerim olur ne dersiniz?..

kısa bir zaman diliminde bloğun temasını değiştirip daha iç açıcı renklere bürünmek biyetindeyim. Tek sorunum tasarım işlerinden zerre çakmayışım. bunu başaracak birini bulunca her şey çok güzel olacak.

benim anlatmak istediklerim tükenmedi henüz. İstenilen Düzey adı gibi bir noktaya gelmek üzere. Ardından yeni kurgulanan üç hikaye daha var. İhtiyaç olan biraz zaman ve sabır. Bunun dışında bu sıralar ufak da olsa şiir yazmaya meğil ettim. Gelecekte her an bunun örneklerini görebilirsiniz.

ilk günde olduğu gibi kapımız hala daha amatör yazarlara açık. herkes tabiki yazdığını kendi bloğunda yayınlamak ister. Ama neden bunu beraberce yapmayalım? Burada yazmak isteyen herkese kapımız sonuna dek açık. bir tıklamanız yeter...

Son olarak paylaşmak istediğim bir şey var beğeneceğinize inandığım.

"Bu maskenin altında bir yüz var
Ancak benim değil...
Ne altındaki kaslardan daha "ben"dir o yüz,
Ne de altındaki kemiklerden.
Bu maskenin altında
Etten daha fazlası var.
Bu maskenin altında
Bir fikir var!
Ve fikirler kurşun geçirmez!..
Hatırla, 5 kasım'ı hatırla
Barut ihanetini ve komplosunu.
Zaten aklım almaz
Barut ihanetinin neden unutulacağını.
Ama ya adam?
Biliyorum, adı guy fawkes idi...
Bu ülkeye neyin unutulduğunu anımsatmak için.
400 yıldan fazla bir süre önce bu vatansever,
Kasımın 5'ini
Ebediyen hafızamıza kazımayı diledi.
Hayali, eşitlik, adalet ve özgürlüğün kelimelerden öte olduğunu
Dünyaya anımsatmaktı.
Kelimeler görece kavramlardır,
Eğer bir şey görmüyorsanız.
Ve biliyorum; 1605'de parlamento binası'nı patlatmaya çalıştı.
Ama kimdi gerçekte?
Neye benziyordu?
Bize fikirleri hatırlayın dendi, adamı değil.
Çünkü bir adam başarısız olabilir,
Yakalanabilir, öldürülebilir ve unutulabilir.
Ama 400 yıl sonra
Bir fikir hâlâ dünyayı değiştirebilir.
Fikirlerin gücüne bizzat şahit oldum.
Fikirler adına öldürülen ve
Fikirleri savunurken ölen insanları gördüm.
Yalnız,
Bir fikri öpemez,
Ona dokunamaz,
Veya onu tutamazsınız.
Fikirler kan ağlamaz,
Acıyı hissetmezler,
Sevmezler.
Diyorum ki, bu gece o rıhtımlara gidip
Abd'ne ait her şeyi yerle bir edelim!
Kim benimle birlikte?
Söyleyin, hanginiz benimle?
Her şeyi ama her şeyi olan bir ülkeydi orası.
Ama şimdi, 20 yıl sonrası, ne olacak?
Dünyanın en büyük cüzamlı topluluğu!
Başlattıkları savaş değildi,
Saldıkları veba değildi,
Hüküm'dü.
Kimse geçmişinden kaçamaz,
Kimse hüküm'den kaçamaz.
Toplumlar kendi devletlerinden korkmamalı.
Devletler kendi toplumlarından korkmalı.
Bina nasıl bir sembolse, onu yıkma eylemi de bir semboldür.
Sembollere anlam kazandıran insanlardır.
Tek başlarına semboller anlamsızdır ama yeteri kadar insanla
Bir binayı havaya uçurmak dünyayı değiştirebilir.
Şiddet iyi amaçlar için kullanılabilir...
Bu maskenin altında bir yüz var
Ancak benim değil...
Ne altındaki kaslardan daha "ben"dir o yüz,
Ne de altındaki kemiklerden.
Bu maskenin altında
Etten daha fazlası var.
Bu maskenin altında
Bir fikir var!
Ve fikirler kurşun geçirmez!..
Bu gece size en ciddi yeminimi ediyorum!
Adalet hızlı olacak,
Dürüst olacak
Ve merhametsiz olacak!.."

V For Vendetta filmininden bir replik bu. Daha önce yazmıştım byralara bir yerlere. Geçmişim beni sloganları ile geri çağırıyor. Sanırım bu güzel şiirde bana yoldaş bu sıralar...

Anlayışınızdan ve sebrınızdan dolayı çok teşekkürler...

Transkripsion (Ferit)

Not: yazının başlığını "Yüzüncü Tazı" olarak attığım için utanç duyuyorum..

4 yorum:

ali sarımehmetoğlu dedi ki...

selam, pardon bir şey soracam ben yeni keşfettim sayılırı bu blog sitelerinide. bende bir blogsayfası yaptım. yazılarımı başkasının bloguna ya da sizin blogunuza ekleme şansımız oluyormu. ortak kullanım oluyormu yani. cevaplarsanız sevinirim teşekkürler.

transkripsion dedi ki...

bana bir iletişim adresi ulaştırırsan eğer görüşebiliriz kanımca...

Pastafaryan dedi ki...

oo işler iyi gidiyor bakıyorum :) teklif almaya başlamışsın bile. nice 100. yazılara. öptüm çav :)

Pastafaryan dedi ki...

yüzüncü tazıyı şimdi gördüm, keşke öyle bıraksaydın :D anısı olurdu