5 Ağustos 2009 Çarşamba

Neden Beden

Sekiz: Önce

“… Hadi dışarı çıkalım sıcak oldu burası…” demesine rağmen aslında Çocuk’un o kadar da sıcak değildi bulundukları salon. Sadece Çocuk bir an önce çıkmak için bahaneler üretmişti kendine. Çünkü daha fazla yüzündeki mimikleri taşıyamayacaktı.

Neden çok yoğun hisler beslemedi Kız’a karşı bu kadar içlendiğini çözmeye çalışıyordu kafasında. Önce akşam chat ortamında reddedilmesinin bir etkisi miydi bu acaba? Malum insan imkânsızın üzerine gitmeyi severdi. Bu imkânsızlık da bütün ihtişamı ile Çocuk’un gözlerini kamaştırmış olabilirdi. Yok bu çok basit bir nedendi ancak. Belki de aşırı aynılıktı çekimi sağlayan. Kurulan cümlelerin benzerliği, birbirine bitiştirilmiş fikirler ve bakış açıları pek tabi çekici bir sebep olabilirdi. Kafası karıştı Çocuk’un ve kendini bahçedeki bir masanın dibine iliştirdi. Önce ayakta etrafa baktı ve ardından gözleri uzaktan gelen üç insan suretine takılı sandalyeye oturdu. Aslında sebeplerinin kaynağının aklına gelen ilk şey olduğunun farkında bile değildi.

Arkadaş ve yanında barındırdığı iki Tipitip’ti uzaklardan gelenler. Mekanın aşırı boşluğunda incir çekirdeği kadar yer dolduracaklardı bugün onlarda. Arkadaş’tan ayrılıp Çocuk’u daha iyi görebildikleri bir masaya geçtiler usulca. Arkadaş ise tereddüt etmeden Çocuk’un yanına ilişiverdi. Hal hatır sordular birbirlerine ve rutinlerden farklı olarak “iyi olsam ne değişir...” cevabı geldi Çocuk’tan ve çocuk soğuk bir içecek istedi garsondan ve garsonun isteğine bağlı aynı asık suratla.

“Kız Yakında gidiyor.” dedi arkadaş. Son zamanlarda Çocuk’ta dahil herkes bir konuya girmek için pek bir hızlı davranıyordu.

“Adam’ın yanına mı?” diye sordu Çocuk ve Arkadaş’ın başı ile onaylamasının ardından içinin bir kat daha daraldığını hissetti. İçten içe Kız’ bu kadar ilgi duyduğuna o da şaşırıyordu.

“Aslında artık geç ama sana bir şey söylemeliyim ben.”

“Nedir?” dedi Çocuk merakla.

“Sen çok hata yaptın bilmem farkında mısın?”

“Ne hatası?”

“Kız onunla birlikteyken senden bir şeyler beklemiş.”

“Nasıl bir şeyler?”

“Anla işte…”

Alnından sıcak terler boşalmaya başladı Çocuk’un. O zaman Dost’ları Kız’dan uzaklaşması yönünde uzaklaş diye telkinde bulunmuşlardı Çocuk’a. Hâlbuki tam tersi bir durumda şimdi bu masada birlikte olacaklardı. Ne söyleyeceğini bilemiyordu Çocuk. Dost’larının uyarısına kulak astığını söylemek dünyanın en aptalca kelamlarından biri olurdu. “Ben… Anlayamadım o zaman…” diye saçmaladı sadece.

“öpüştün ama anlamadım öyle mi?” diye bastırdı Arkadaş. “Şimdi sen kaçan balığa yan!” dedi ve son noktayı koydu ardından.

Yüzü düşük, ne diyeceğini bilemez bir haldeydi Çocuk. Tam olarak hangi duruma yanacağını bilemez bir haldeydi. Kız’ın gidişine mi, yoksa bu gidişin temel nedeninin mimarı Dost’larının yönlendirmesine mi?. Yutkundu birkaç kez. Hissettiklerini yüzüne yansıtmakta Kız’a kestiği rol kadar başarılı olamıyordu. Mimik yeteneği tükenmişti resmen. Aklı karman çorman bir halde önüne gelen meyve suyundan bir yudum aldı önce. Bir ara telefonu çaldı. Arayan artık iadesiz geri postaladığı Geçmiş’iydi. Konuşmak için izin istedi ve ayağa kalkıp birkaç adım ileri gitti.

Beni bir daha aramayın demedim mi!..” diye bağırarak konuşmaya başladı. Karşıdakinin ne söylediği ya da Çocuk’un ağzından çıkan sözler önemli değildi. Belli ki bir çemkirme anıydı karşılıklı yaşanan. Ve asıl olan Çocuk’un o güne kadar hiç olmadığı kadar öfkelenmesiydi dikkati çeken.

Telefonu kapattıktan sonra masaya geldi koşar adım ve meyve suyundan bir yudum daha almak istedi. Tam o sırada. Karşı masada oturan iki Tipitip’ten biri “Ne o çocuk! Hatunların artık pas atmıyorlar galiba!” dedi gevşek bir sesle.

Hemen ardından diğeri de ekleme yapmaktan çekinmedi: “Kız’dan yiyince tekmeyi böyle oldu aslında. Baksana tipe! Sarktığı tük karılar tokadı basmışta çocuk gibi ağlayacak sanki! Agucuk da gugucuk!” dedi jestlerle bir bütün Çocuk ile kafa bulmak niyetli.

İçtiği meyve suyu genzine kaçtı Çocuk’un o sırada. Bütün benliği kayboldu o anda. Kulakları duymuyor, gözleri ise Tipitip’lerden başkasını görmüyordu. Öksürdü bir defa ve elindeki bardağı kavrayıp içindeki meyve suyunun üstüne dökülmesine aldırmadan havaya kaldırdı fırlatmak için. Öfke bilincini köreltmiş, o anda hiçbir dış tepkiyi fark etmesine izin vermiyordu. Bir anda nasıl hissettiği bilinmez başını hafif yana çevirdi. Başının döndüğü yerde Kız hayretle olanlara bakınmaktaydı. Yüz hatları hiç değişmedi Çocuk’un Kız’ı gördüğü anda bile. Sadece içindeki vahşet köreldi biraz. Kız’ın gözlerinin içine bakarak bardağı yere fırlattı. Yerde şangırdayan bardağın insanlar üzerinde yarattığı etki daha tükenmeden olay yerinden uzaklaşmaya başladı. Bu kez yanında kaçırdığı fırsatların da etkisi ile fark ettiği Kız’a olan aşırı ilgisi de vardı.

Hiç yorum yok: