26 Ağustos 2009 Çarşamba

Sıradan veya Sıradışı

Yirmi Bir: Sıradan ve Sıradışı

- Alo?
- Merhaba, ben Samet. Dün gece tanışmıştık.
- Evet, biliyorum. İsmin göründü. Nasılsın?
- (Demek ki numaramı verdiğim konusunda yanılmamışım. Bu iyi.) Teşekkür ederim, seni sormalı?
- Az çok tahmin edersin sen de nasıl olduğumu. Bir garip hâller içerisindeyim. Ayrıca dün geceki tutarsızlığım için de özür dilerim. Sebebi mâlum...
- Aslında ben de biraz da onun için aramıştım. Dün geceyi unutarak farklı bir başlangıç yapmak ister misin?
- ...
- ...
- Şimdi gelebilir misin?
- (Bu kadarını da beklemiyordum ama...) Elbette. Neredesin? Gelip seni alayım mı?
- Şu an sahilde bitmek üzere olan kavunlu dondurmamla beraber üşüyorum. Mıntıka'nın Yeri'nin hemen aşağısındayım.
- Hemen geliyorum. 15 dakikaya oradayım.
- Görüşürüz.
- Görüşeceğiz.

"Görüşeceğiz!" diyerek aslında ne demek istediğini biliyordu ama farklı anlamlar da barındırıyor gibiydi bu cümle. Bu durumu ise ancak telefonu kapattıktan sonra fark etti. "Umarım o da benim takıldığım gibi bu konuya takılmamıştır." diyerek telefonu elinden bırakıp bir an önce, yemek yemek için sıklıkla kullandığı Mıntıka'nın Yeri'ne doğru yol almak için hazırlanmaya başladı.

Hiç yorum yok: