10 Ağustos 2009 Pazartesi

Neden Beden

Dokuz: Resim

Koyu bir kupa dolusu çay nedense sakinleştirici bir etki ihtiva ederdi her çalışan bünyenin üzerinde. Birkaç yudum sonrasında sadece ince bir sızı kalırdı alınların şakaklarında. Çocuk iki duble çay yuvarladı boğazından midesine. Kendini en durgun hissettiği anda tekrar çalışmaya başladı. Monitöründeki kâğıtlarda yazan görevler bitmiş, sırada masaya yayılmış dosyalar vardı. Gün içerisinde nihayet kendini işine adayacağı dakikaların başladığını tüm benliğiyle hissediyordu artık.

Elindeki dosyaları önce teker teker baktı. Geçici olarak işe alınmış personele ait dosyalardı bunlar. İçlerinde sadece başarılı bulunanların olmadığı tüm geçici personel dosyaları… bu dosyalara Kız’ınki de dahildi.

Birkaç dosya sonra sıra Kız’ın dosyasına geldi. Meraksızca ve tepkilere engel bir soğuk kanlılıkla aldı dosyayı eline. Ön sayfayı açtı ve kızın gülümseyen bir resmi ile karşılaştı. O güzel gülümsemeye kayıtsız kalmamak nezaketsiz bir davranış olacaktı ki Çocuk da gülümsemeye başladı bir anda. Kız resimde değildi sanki kısa bir süre. Saçma bir espriye gülüyorlardı karşılıklı. Baş başa iken her şey ne kadar da anlaşılır ve basitti oysa. Bir gülümseme, bir bakış yeterken tüm cümleleri ortaya dökmeye, bu kadar zihni kasıp kendini zorlamanın bir anlamı yoktu. “Keşke bizi bize bıraksalardı.” dedi sessizce Çocuk. Bu belki de Kız ile alakalı en içten tek temennisiydi bu zamana kadar.

Ayak sesleri duydu ve başını odasına açılan kapıya doğrulttu. Açık kapı önünden öğle tatilinde didiştiği iki karakter büzülmüş suratları ile geçiş yaptılar. Göz ucu ile Çocuk’a baktı her ikisi ve her ne hikmetse yüzlerinde bir pişmanlık belirtisi vardı. Tıpkı onlar gibi göz ucu ile bakıyordu Çocuk da. Ve kapının önündeki geçiş merasimi tamamlandıktan sonra küçük bir zihin parlaması yaşadı Çocuk. Aynı gülümseyen suratla yeniden resme baktı en iyi tezini savurdu gün yüzüne ağzının dudak çeperlerinden:

“Hep Başkaları’nın yüzünden!..”

Hiç yorum yok: