31 Temmuz 2009 Cuma

Neden Beden

Üç: Rüzgar

Uzun soluklu bir günün henüz başlangıcındaydı güneş. Denizin üstünden gökyüzüne doğmuş, yapması gerektiği gibi denizi masmavi parıldatıyordu. Hayat ne kadar sessizdi bu sabah. Buruk bir acının üzerine serpiştirilmiş tüm soyut sükunetleri ile hafif ekşi tat ihtiva ediyordu. Herkesin yüzünde ayrı bir sessizlik mimiği belirmişti. Radyo bile çalışmak istemezlik isteği ile insanlara veryansın etmişti de kimse elini dahi uzatmıyordu ona sanki. Asfaltı yamalı yol üzerindeydi uykusuzluk ve hüzne yakın huzur. Çocuk dâhil yol üzerindeki dört tekere poposunu abandırmış herkes böylesine sakin bir başlangıçtan alabildikleri kadar nasip eldesi içindeydiler.

Uyumak istemiyordu Çocuk. Zihnin hep canlı kalması niyetindeydi. Kafası her yana düşüşünde güzleri her seferinde daha fazla fal taşı boyutlarına erdiriyordu. Zihni ayık kaldığı her an içini hüzünlere gark ettiriyor, acıya gönüllü insanlar mertebesine erişmek için elinden gelen tüm çabayı sarf ediyordu adeta. Uykusuzluğa yenik düşeceğini anladığında aklındaki b planını devreye sokarak arabanın camını açtı ve başının bir bölümünü dışarı sarkıttı. Gözlerini açmak daha fazla gerdiriyordu. Yüzüne çarpan hız zaman eğrisine tabi rüzgar istediğini elde etmesine yardımcı oluyordu Çocuk’a. Sabahtan beri umursamayarak hatırlamayı reddettiği şeyi nihayet beyninde bütünleştirmeyi başardı:

Bugün tam dört gün olmuştu.

Hiç yorum yok: