1 Temmuz 2009 Çarşamba

Nedensiz Bedensiz

Dört: Yakınlaşma

Öylesine loş bir ortamdı ki; insan burada mutluluktan uyuşabilir, kısa süreli ve temeli pozitivize edilmiş ruhlar olan kendini kaybedişler içinde günlerce kalabilirdi sanki. Hafif ve duyguları okşayan bir müzik eşliğindeydi bütün bedensel faaliyetleri insanların. O romantik olmak için zorlananlar vardır hani; işte onlar için biçilmiş kaftandı burası belki de. En odun ruhu bile yontabilirdi bu içi sakin, büyüleyici bar.

Ortama uyum sağlamak için acele etmediler asla Kız ve Çocuk. Gülümseten espriler, henüz daha mayışmayı düşünmeyen bedenlerden gelen inatçı elektrik karışıyordu soludukları havaya. Kendilerini serbest bırakmaları için tek mazeretleri önlerindeki alkollü içecek olacaktı belli ki. Başkaları’ndan kaçıp geldikleri ve hiç bilmedikleri bu diyarda sadece yürümekten yoruldukları için girdikleri bu mekan ruhlarını ne enteresandır dinginleştireceği yerde biraz daha güçlendirmişti. Ancak, bu direniş fazla uzun sürmedi. Espriler kendini fısıltılara bırakmaya, diri duran bedenler geniş kanepe üzerindeki ağırlığını arttırmaya başlamıştı. Üstelik vücutlar huzuru birbirlerinde buluyorlardı yavaşça.

“Neden geldin ki sen buraya? İşinden de oldun üstelik.” dedi Çocuk usulca.

“Ne önemi var bunun şimdi. Geldim işte güzel olmadı mı yani?” diye yanıtladı Kız aynı usul ve fettan tavırla.

“Güzel oldu tabi. Bak hatta ne kadar güzeliz böyle…” dedi çocuk gülümseyerek. Vücudunun tüm kimyası artık kızın esiriydi.

“O zaman daha ne soruyorsun ki! Buradayım işte. Sen neden geldin peki?”

“Sana göz kulak olmak için tabi ki neden olacak!”

Bu itirafın üzerine sakinlemiş ruhuna şaşkınlıktan tozlar serpildi Kız’ın. Başkaları’nın yanında öyle suskun ve samimiyetsizdi ki Çocuk, bu aşırı içtenlik bir anda neye uğradığını şaşırttı Kız’a. Zaten meyli olduğu Çocuk’a kendini biraz daha yanaştırdı. Artık birbirlerinin kokularını daha iyi duyabiliyorlardı. Ne kadar güzel bir bahar kokusuydu o vücutlarından birbirlerinin burunlarına süzülen. Ne kadar cezp edici ve bütünleştirici…

“Ya sen?” dedi Çocuk. İçindeki kendinden uzaklarda bir sebebin olabileceği kuşkusu o güzel anın törpüleyicisi olmak ister gibiydi.

Kafasını kaldırıp Çocuk’un gözlerinin içine baktı Kız. Usulca “Ne önemi var…” dedi ve kendini Çocuk’a doğru itip dudaklarını Çocuk’unkilere kenetledi. Artık hiç bilmedikleri bu diyarda, hiç görmedikleri bu mekanda, hiç tanımadıkları bu insanlar arasında ve hiç tatmadıkları bu aromalı içkiler etkisinde bildikleri, gördükleri, tanıdıkları ve tattıkları sadece birbirleriydi.

Hiç yorum yok: